Seri’nin Regista Rolü ve Takım Savunmasına Etkisi

 Jean Michael Seri; Galatasaray takımında, özellikle son maçlarda savunma önünde, regista rolü ile kullanılmaya başlandı. Regista rolüne ülke futbolu olarak epey yabancıyız. Seri bu rolü üstlenen nadir oyunculardan birisi. Seri çok iyi bir pasör; baskı altında oyunu yönlendiren, rakip takımın presini aşmak adına geriden oyun kurabilen bir oyuncu. Bu meziyetleri sayesinde rakiplerin presine karşı, yaptığı yönlendirmeler sayesinde takımın rakibin presini aşmasında ciddi görevler üstlenmiş ve presi aşmada büyük katkılar sağlamıştır.



 Pres riskli bir oyundur, eğer takım iyi yapamazsa tabiri caiz ise ava giderken avlanır; işin diğer tarafında ise eğer rakibinin presini aşmayı bir takım becerebilirse, oluşan boşluklar sayesinde, iki üç pasla rakip kaleye gider, iyi bir kontra imkanı yakalamış olur. Avrupa futbolunda da pres oyunu popülerleşmiş, neredeyse her takımın denediği bir oyun haline gelmiş durumda. Bu durum da etki tepki olarak, iyi kontra takımlarını doğurmuştur. İyi pres takımlarının, iyi kontra takımlarını doğurması ile presi aşabilen takımın kontra fırsatı yakalayabiliyor olması doğrudan ilişkilidir ve felsefenin temelidir.


Oyun kurma aksiyonunda, presi aşma durumunda, rakip sahaya yerleşme konumunda, hep geriden oyun kuran pasör oyunculardan bahsediyoruz fakat ön taraftaki oyuncular da en az pasör ve yönlendirici oyuncular kadar sorumluluk sahibidir. Ön oyuncunun, takım 2. Bölge ve 3. Bölge geçişlerini sağlarken, gerideki yönlendiriciden pas almak için de marke pozisyona ulaşması gerekir. Boş alanı okuyup, pas almaya hareket edip, aldıktan sonra ister tek de boş arkadaşına dönüp boş alana hareketlenmeye devam eder, ister topu aldıktan sonra onun boş alana kaçtığını geç fark eden rakip savunmacıya, vücut çalımı atıp, dönüp, yüzünü kaleye doru döndükten sonra, topu ileri taşıyıp boş arkadaşına topla buluşturur. Bu aksiyonu istikrarlı şekilde yapabilen takım zaten rakibin pres dengesini bozar, seri şekilde bu tarz iki üç pas ile istediği boşluklara ulaşır. Sonrasında ister 3. Bölgede sete yerleşir, ister bulduğu boşlukları seri şekilde kullanıp, direk rakip kaleye gidip pozisyon arar.

 Galatasaray ve Seri’ye döndüğümüz zaman, savunmadan Marcao ve Donk’un yardımı ile Jean Michael Seri, presi aşmak adına gerekli yönlendirmeleri yapıyor, oyunu kuruyor, takımı sete yerleştirecek pasları atıyordu. Filmin ikinci perdesini ise ön taraftaki oyuncular; yani formda bir Sofiane Feghouli, diri bir Falcao ve bunlara ek olarak Ömer Bayram ile bu gerideki pasörlerin pasını alacak, zaman zaman yaklaşıp, rakibin hücum ile orta saha setlerinin arasına girip, pas alıp pas istasyonu olacak, zaman zaman oyunun boyunu genişletmek sureti ile stoper orta saha hattındaki boş alanları okuyup geriden daha uzun metrajlı paslar alarak, takımın presini aşmasını sağlayacak, oyunu 3. Bölgeye yıkıp, top tutacak icraatlar yapıp filmin ikinci perdesi de tamamlanmış oluyor. 2. Bölgeden 3. Bölgeye geçişler, 2 perdeden oluşuyor. Birinci perde topu atacak oyuncular ile 2. Perde ise topu alacak oyuncular ile oynanıyor. Bu tüm aksiyonların sonucunda, istediği 2. Bölge 3. Bölge geçişlerini sağlamış bir takım resmini vermiş oluyor ve Galatasaray fizik olarak istenen seviyede olduğu maçlarda fazlasıyla bu resmi verdiğini söylemek gerekir.

 Presi aşmak rakip sahaya yerleşebilmek de bir bakıma savunma biçimidir, eğer her oyun kurma girişiminde topu kaptırırsan, her topu ileri attığında duvara çarpar gibi geri gelirse, bu savunma hattında önlemesi zor delikler açar, savunma dengesini bozar. Takım savunması adına, topa sahipken, topu sağlıklı kullanabilmek de top rakipte iken aldığın pozisyon kadar, kaymaları yapıp, alanları kapatmak, hat aralarını dar tutup, rakip oyuncu sokmamak kadar önemlidir. Diri bir Feghouli diri bir Falcao sahada olan bir Ömer ile geride Regista Seri ile topu kaybetmeyip istediği gibi dolaştıran takım, hücum ararken diğer yandan dengesizce top kayıpları yapmayıp, takım savunmasını çaresiz durumlara sokmamayı sağlıyordu. Regista Seri’nin, takım savunmasına, işin bu kısmında, ciddi katkıları sağladığını belirmek gerekir.

Oyunun top rakipte olan kısmında ve Galatasay takımının rakibi önde karşıladığı zamanlarda, Regista Seri’nin takım savunmasına ciddi zararlar verdiği de bir gerçek. Rakibi karşılarken, önde basarken, orta blokda rakibin kendi hücum oyuncularına attığı pasları kesme durumlarında, 6 numaranın her zaman ciddi derece görevleri vardır fakat Regista Seri’ninde diğer tüm registaların da olduğu gibi fizik olarak defolu olmaları sebebiyle, normal 6 numaralar gibi rakibin uzun metrajlı paslarını indirip süpürmede, topla buluşmaya çalışan rakip hücum oyuncuları ile topla aralarına girmede, rakip topla buluşursa da kene gibi hemen rakibe yapışıp, rakibin yüzünü kaleye döndürmeden onu bozup atağını sonlandırmada, sıkıntılar yaşar. Bu da takım savunmalarını ciddi sıkıntılar çıkarır. Önde karşılayıp rakibi hapsetmek isterken, uzun metrajlı vurmaya zorlarken orta blogda o uzun topları temizlemede sıkıntı yaşarsan rakip ciddi alanlar bulur ve epey kontra fırsatı yakalar. Tabi bu sıkıntı sadece Seri değil, tüm registaların çıkardığı problemler fakat regista kullanan takımlar bu problemleri sistem içinde çözebiliyor.

 Registanın yapamadıklarını takım içinde başka oyunculara görevlendirip, bu problemleri bertaraf ediyorlar. Seri'nin regista olarak kullanılması ve bu durumun savunmada sıkıntılar çıkarmasının sebebini anlayabilmek için ve ortaya çıkan problemlerin çözümünü bulmak için registanın doğduğu toprakların oyun anlayışını incelemek gerekiyor.

Seri’nin savunma hattında çıkardığı problemleri özetleyecek olursak, bambaşka bir sistemin bir parçasını alıp bambaşka diğer bir sisteme ilave etmeye çalışma olarak yorumluyorum. İki farklı birbiriyle entegre olmayan çarkın dişlilerinin oturmamasına çakışmasına benzetsek doru bir teşbih yapmış oluruz. Registanın doğduğu topraklarda yani İtalya’da, bu rolün nasıl kullanıldığı takım içinde hangi görevleri üstlendiğine, zaaflarına , faydalarına, zaaflarının sistem içinde nasıl diğer oyuncular tarafından giderildiğini biraz detaylandıracağım.

 İtalyada regista dörtlü savunmada da beşli savunmada da kullanılıyor. Ben Beşli savunmada kullanış biçiminini anlatmaya çalışacağım.


 Registanın en birincil görevi, savunma önünde topu alıp oyunu kurmasıdır. Takımın pas temposunu ayarlar, takımı rakip sahaya, sete yerleştirir, rakibin presini aşmak adına takımdaki başrol sorumluluğunu alır. Kısa pasları ve uzun pasları ile takımı bir yönetmen gibi yönetir. Tabi sağladığı katkıları kadar eksiklikleri doğrultusunda takıma olumsuz anlamda zarar verme potansiyelleri de vardır.

 Regista kullanan takımlar, bu rolün getireceği potansiyel problemleri, sistem içinde başka oyunculara görev dağılımı yaparak, gideriyorlar. Regista fizik olarak çok güçlü olmayan temposu yüksek olmayan oyunculardır, 8 numaralar ile benzer yönleri olsa da 8 numaralar gibi rakip yarı sahanın ilersine 3. Bölgeye pek fazla çıkamazlar, skor sayıları da pek yüksek değildir, bu suretle rakip sahada sete yerleşmişken orta saha merkezde pozisyon alır, bu da takımın eksik kalmasına yol açabilir, top rakipte iken pres yapmak sureti ile ön tarafa çıkıp presi takip edecek fiziği de yoktur, önde basamaz; registanın bu zaaflarını takımdaki box to box rolündeki oyuncu giderir. box to box’lar 1. Bölgeden 3. Bölgeye kadar sahanın her alanına adım atar, regista 3. Bölgeye çıkamadığı için rakip sahada eksik kalmamak adına takımdaki rolü, box to box’lar kapatır. Rakip sahada oyun sete dönmüş iken boş alanları okuyup pozisyon arar, ceza sahasına da koşu atabilirler; top rakipte iken de rakibe önde basar güçlü fiziği ve temposu ile takımın pres oyununa ciddi katkı sağlar, tabii box to box’larda pek teknik olmadığı için oyunu yönlendiremez oyun kuramaz onun bu eksikliğini de regista kapatır. Takım derinde beklediğin de ise box to box registanın yanına gelir savunmayı +1’ler ve burada aldığı pozisyon ile hat aralarına girmeye çalışan topçuları marka eder, hat arasında atılan pas ile pas almaya yeltenen oyuncu arasına girer; savunmaya ciddi katkı sağlar.


Zaten burada eksiklik veya faydadan ziyade oyundaki görev dağılımını iyi yapabilmek entegre hale getirebilmek önemli çünkü her oyuncunun yapabildikleri ve yapamadıkları vardır; bir oyuncu takımda diğer arkadaşlarının yapamadıklarını yapabiliyor kendi yapamadıklarını da takım arkadaşları yapabiliyor ise o zaman bir doğru görev dağılımından bahsedebiliriz. Box to box da regista da birbiriyle entegre görev dağılımını paylaşabilmeyi başarmış bir ikilidir.

 Registanın diğer bir zaafı, rakip takımı rakibi önde karşıladığında rakibi uzun metrajlı pas atmaya zorladığında bu uzun topları temizlemeyi bu pası almaya yeltenen rakip hücum hattını pasla buluşturmamayı, buluşursa hemen kene gibi yapışıp kafasını kaldırmamayı sağlayacak, melekelere sahip olmamasıdır. Registanın bu eksikliğini, takım içinde 3-5-2 sistemindeki 3 stoperi üstleniyor. Takım rakibi önde karşıladığında, stoperler pozisyona göre birisi bazen ikisi sanki orta saha oyuncusu imiş gibi göbeğe kadar çıkıp hatta daha da ileri çıkıp rakibin dönen toplarını temizleyip uzun metrajlı paslarını kesiyor bir 6 numara gibi pozisyon alıyorlardı. Bu sayede registanın açıklarını kapatıyorlardı. Sözün özü, registayı kullanan takımlar, onun özelliklerini iyi bilip, bu bilinç ile görevler atfedip, etrafına da onunla uyumlu, onun üstlenemediği rolleri üstlenebilecek, onunla entegre olarak, bir puzzle parçaları gibi birbirini tamamlayacak, oyuncular diziyor. Bu sebepten ötürü de Türkiye de regista kullananların yaşadığı problemleri yaşamıyor. Türkiye de regista kullanmak isteyenlerin, bu rolün, verdiklerini ve aldıklarını İtalyanlar gibi hesap edip ona göre bir sistem inşaa etmesi gerekiyor. Bunu yapmaz ve kendi sistemine yabancı bir sistemin bir parçasını alıp kendi sistemine ilave edip tıkır tıkır çalışmasını bekler ise sükutu hayale uğramaya devam eder.

Hiç yorum yok

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Blogger tarafından desteklenmektedir.